Bebek doğduğu andan itibaren çevresindeki cisimleri emme yeteneğine sahiptir. Bu yetenek doğanın bebeğe verdiği olağanüstü bir ödüldür. Beslenme ancak bu sayede mümkün olur ve bebek anne memesinden gerekli besinleri böylece alır. Zeka, yürüme, oturma, konuşma gibi beceriler henüz gelişmemiş olsa da emme, bir refleks olarak doğumdan itibaren vardır. Bu nedenle yeni doğan çevresindeki tüm cisimleri emer. Bebek büyüdükçe ve hareket kabiliyeti kazandıkça yakın çevresine ulaşır. Emekleme ve yürüme dönemlerinde ise artık halı ve döşeme üzerinde bulduğu çok küçük cisimleri ele geçirir ve ağza götürür. Kısacası tehlikelerin boyut ve sayısı artar. Bu tehlikeler nelerdir? Ağza götürülen, besin dışında vücut için yabancı olan madde ve cisimler nelerdir? Yutulan veya içilen zararlı maddeler 2 grupta incelenebilir.

 

1. Sıvı Maddeler

Vücut için zararlı sıvıların içilmesi:

Evlerimizdeki birçok sıvı madde bebeklerimizin yaşamını tehdit eder özellikleri taşımaktadır. Örneğin bulaşık makinesi deterjan ve yağ çözücüleri, çamaşır suları, mutfak ve banyo temizlik maddeleri, kireç çözücüler gibi. Bu sıvılar genellikle alkali karakterdedir.

Ambalajlı ve markalı ürünlerin yakıcı etkisi daha az olduğu halde açıkta satılan kimyasal temizlik sıvıları insanlar için zararlı maddelerdir.

Boya ve boyacılıkta kullanılan kimyasal maddelerin yanlışlıkla içilmesi sık görülen bir başka durumdur. Boya ve tiner gibi tahriş edici ve dokuyu yakıcı sıvılar kimyasal yapıları nedeniyle zehirleyici maddelerdir. Bu zehirler kısa sürede, yani etki gösterebildiği gibi içerdikleri kurşun gibi maddelerin emilimi sonucu yavaş ve kronik olarak beyin, sinir sistemi, karaciğer ve böbrek gibi organlarda hasar oluşturabilir.

Bebek ve çocuğun evde kolaylıkla ulaşabileceği yerlerde ve çekici ambalajlarda duran maddeler yanlışlıkla içildiğinde yemek borusu ve midenin yanması sonucu ortaya çıkar. Yanık , iltihap ve mukozadaki hasar, zararlı sıvının içilmesinden günler veya haftalar sonra yemek borusunda yavaş yavaş daralmaya yol açar. Bebek sürekli kusmaya başlar, beslenme bozulur.

Teşhis ve tedavi yöntemleri:

Endoskopik inceleme sayesinde yanık ve hasarın derecesi anlaşılır. Ana tedavi ağızdan beslenmenin kesilmesi ve çeşitli ilaçların damardan serum içinde verilmesidir. Röntgen çekilerek akciğer ve sindirim sistemindeki bozukluklar araştırılır. Daralan yemek borusu yanığının tedavisi son derece başarılı olduğu halde ciddi daralmalarda birkaç kez dilatasyon adı verilen yemek borusunun genişletilme işlemi yapılmaktadır. Günümüzde çocuk Gastroenteroloji uzmanlığındaki gelişmeler sayesinde tüm bu tedavi yöntemleri kolaylıkla uygulanabilmektedir.

 

2. Katı Cisimler

Katı madde yutulmasına bağlı sorunlar:

Bebek ve çocukların en sık yuttukları cisim metal paralardır. Kolay bulunduğu ve aile bireyleri tarafından taşındığı ve saklandığı için ele geçirilmesi her zaman olası olan çeşitli büyüklükteki paralar yuvarlak oldukları için ağızdan yemek borusuna kolaylıkla geçer. Genellikle göğüs ortasında bir yerde yemek borusuna takılır. Küçük oyuncak parçaları, Legolar, metal çivi, vida, anahtar, kalem ve boya parçaları diğer çok yutulan katı cisimlerdir. Bu maddeler yemek borusunda takılıp kalır veya mideye ilerler. Ancak mide çıkış deliğinden geçemedikleri için orada kalarak mide asit ve enzimlerinin etkisine girerler. Plastik ve madeni cisimler eğer kesici ve delici değillerse ani olarak zararlı etki göstermezler. Fakat küçük saat pili gibi bebek için çekici, yutulması kolay, masum görünümlü cisimler ne yazık ki mide içinde, asidin sindirici etkisiyle açılarak içlerinden zararlı ve zehirli maddeler sızar Bu durumda mekanik etkiden çok kimyasal etki önem kazanır. Zehirlenmenin yanı sıra organda delinme ortaya çıkabilir. Yeni doğan bebeklere bekleyen bir başka tehlike aile yakınlarının mutluluk için taktıkları altın parçaları, maşallah ve çengelli iğnelerdir. Bebek emme refleksi sayesinde giysi veya yastığına tutturulmuş iğneyi ağızla açar ve çoğu zaman altın ve iğneyi birlikte yutar. Bu durumda açık olan iğne ucu yemek borusu veya mideye saplanır. Kısacası mutluluk felakete dönüşmeye başlar.

Çocuğun ya da bebeğin yabancı cisim yuttuğu nasıl anlaşılır?

Maddenin takıldığı yere göre belirtiler değişse de genellikle öksürük ve ağızdan sürekli tükürük akması annenin dikkatini çekmelidir. Solunum yoluna baskı söz konusuysa nefes almada güçlük ve morarma da bu tabloya eklenebilir. Yemek borusu veya midede devamlı olarak kalan cisimler ise bir süre sonra karın ağrısına neden olurlar. Bebek beslenmeyi reddeder, ağızdaki lokmayı yutmak istemez. Cisim çevresindeki dokuda hasar ve iltihaplanmaya yol açarak organın delinmesi ve ateş gibi bulgulara da neden olabilir.

Teşhis: En kolay tanı yöntemi bebeğin radyolojik olarak incelenmesidir. Metal cisimler röntgende kolaylıkla görülür. Fakat plastik, kumaş veya yumuşak cisimler röntgende görünmedikleri için endoskop adı verilen fiberoptik aletlerin yardımı ile bulunurlar.

Tedavi yaklaşımları: Annelerin en sık sordukları soru yabancı cismin vücutta ne kadar kalabileceği ve zararları konusunda olmaktadır. Sert ve keskin maddeler kusturularak kesinlikle çıkartılmamalıdır. Çengelli iğne bu bakımdan en riskli cisimlerdin biridir. Endoskop adı verilen cihazla yeni doğan bebeklerde dahi birkaç dakikada yabancı cisme ulaşarak vücuda zarar vermeden bu cismi dışarı çıkarmak mümkündür. Madeni para gibi yuvarlak, kaygan ve midede erimeyen maddeler 24 saatten daha uzun süredir mide içinde durmaktaysa mutlaka çıkartılmalıdır. Eğer zararsız kabul edilen madde mideyi terk etmişse, çocuk ve bebeğin dışkısı sürekli gözlenerek, yabancı cisim vücuttan çıkıncaya kadar kontrol altında tutulur.

Her gün kullandığımız ve her an elimizin altında olan maddelerin bebek ve çocuklarımız için gizli tehlikeler taşıdığının bilincinde olmalıyız.