Glokom, göz tansiyonunun artması ile karakterize olan ve görme sinirini etkileyerek ilerleyici görme kaybına yol açabilen bir göz hastalığıdır. Bu nedenle Glokom halk arasında Karasu ‘Göz Tansiyonu’ olarak bilinmektedir.
Glokom, göz içi sıvısının normalden yüksek bir basınçla göz sinirinde ilerleyen kalıcı tahribat yapma durumudur. Bu durum, genellikle göz içindeki sıvının normal akışının engellendiği veya sıvının normalden daha fazla üretildiği durumlarda ortaya çıkmaktadır. Tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına neden olabilmektedir.
Glokom’un Belirtileri Nelerdir?
Glokom, genellikle belirtileri olmadan yavaşça ilerler ve kişi farkına varmadan görme kaybına yol açabilmektedir. Bu nedenle, hastalık genellikle "sessiz hırsız" olarak da adlandırılmaktadır.
Ancak ilerleyen vakalarda şunlar görülebilir:
● Bulanık veya azalan görme
● Gözde ağrı veya kızarıklık
● Işığa duyarlılık
● Renklerde solma veya değişim
Glokom Çeşitleri Nelerdir?
1. Açık Açılı Glokom: Glokomun en yaygın türü olan açık açılı glokom, genellikle göz tansiyonunun yavaşça artmasıyla başlar ve ilerlerken görme alanında daralmaya yol açar. Göz içindeki sıvının akışını engelleyen trabeküler ağın tıkanması sonucu oluşur.
2. Kapalı Açılı Glokom: Kapalı açılı glokom genellikle ani ve şiddetli göz ağrısı, bulanık görme, ışıklarda hareler, göz ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir. Göz içindeki sıvının akışını engelleyen iris ve trabeküler ağ arasındaki açının kapanması sonucu oluşmaktadır.
Glokom’un Tedavisi Nedir?
Glokom, bir göz doktoru veya uzmanı tarafından yapılan bir dizi test ile teşhis edilir. Bu testler arasında göz tansiyonu ölçümü, görme alanı testi, optik sinir incelemesi, kornea kalınlığı bulunmaktadır.
Glokom, tedavi edilmezse zamanla görme kaybına neden olabilir ve kalıcı körlüğe yol açabilir. Bu nedenle, düzenli göz muayeneleri ve erken teşhis önemlidir.
Glokom tedavisinde genellikle göz damlaları, ilaçlar, lazer tedavisi veya cerrahi müdahale gibi yöntemler kullanılmaktadır. Tedavi, genellikle göz tansiyonunu kontrol altında tutmayı ve görme kaybını önlemeyi amaçlamaktadır.
