Academic Hospital Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Willke Topcu dünya çapında paniğe neden olan koronavirüs hakkında önemli bilgiler verdi.
Koronavirüsler 1960’lı yıllardan beri bilinen, insanlarda solunum yolu ve bağırsak hastalıklarına yol açan bir virüs ailesidir. Esas olarak kanatlıların, memelilerin yani hayvanların virüsleri olup insana bulaşarak adapte olmuşlardır. Virüsün elektron mikroskobik görünümü kralların taçlarına benzediği için “koronavirüs” denmiştir. İnsanda hastalık yapan 6 ayrı koronavirüs vardır.
2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinden başlayarak salgın yapan yeni virüs, deniz ürünleri ve canlı hayvan satan bir pazarda, pazarcılar ve alışverişe gelenler arasında birçok kişide zatürre görülmesi üzerine dikkati çekmiştir. Bu zatürrenin etkeninin insanlarda daha önce görülmeyen bir virüs olduğu tespit edilmiş ve bu virüsün koronavirüslerden olduğu anlaşılmıştır. Bu virüse yeni koronavirüs 2019 (2019-nCoV) denmiştir.
2002 yılında yine Çin’de yeni bir koronavirüs, SARS (severe acute respiratory syndrome) etkeni olarak ilk kez ortaya çıkmış, 8000'den fazla olgu görülmüş, bunlardan 740 olgu ölümle sonuçlanmıştır.
2012 yılında ise yine yeni bir koronavirüs olan MERS-CoV (middle east respiratory syndrome) virüsü Suudi Arabistan’da başlayarak çeşitli ülkelerde 2000’den fazla olguya ve 750 kişinin ölümüne yol açmıştır.
Koronavirüsler hayvanlar arasında yaygın olarak bulunmakta, insanlara bunlarla temas sonucu bulaşmakta, insana uyum sağlayarak insandan insana bulaşmaya başlamaktadır.
2019-nCoV denilen bu Çin virüsünün Viroloji Enstitülerinde yapılan incelemeler sonucu, yarasaların koronavirüsüne genetik olarak %96 oranında benzediği anlaşılmıştır. Diğer yandan bu virüsün yılan zehiri elde edilen iki farklı cins yılanın koronavirüsüne benzediğini gösteren çalışmalar da vardır.
29 Ocak 2020’ye kadar Wuhan kentinde, bu kentten çeşitli ülkelere seyahat edenlerde tespit edilmiş, 4500’den fazla olgu görülmüş ve 170’i ölmüştür. Olgu ve ölüm sayıları her geçen gün artmaktadır. Çin dışındaki komşu ülkelerde, Avrupa ve Amerika’da da 2019-nCoV enfeksiyonlu hastalar görülmektedir, ancak bunlar Çin’den gelen olgulardır. Ülkemizde henüz doğrulanmış olgu olmamakla birlikte son 15 gün içinde Çin’den özellikle Wuhan’dan gelen ve hastalık belirtilerinin olduğu kişilerin İl Sağlık Müdürlüğü’nce 15 gün boyunca takip edilmesi gerektiği Sağlık Bakanlığı’nın Sağlık Çalışanları Rehberinde önerilmektedir.
2019-nCoV enfeksiyonunda hastalığın belirtileri; grip benzeri belirtiler diye ifade edebileceğimiz ateş, öksürük, solunum sıkıntısı, halsizlik gibi belirtilerdir. Özellikle yaşlılarda ve altta yatan kronik hastalığı olanlarda ağır seyrederek, solunum yetmezliğine, böbrek yetmezliğine yol açıp öldürücü olabilmektedir.
Bu virüs enfeksiyonunun spesifik tedavisi yoktur. Kendiliğinden iyileşir, bazı ağır olgularda hastaneye yatırılarak destek tedavileri vermek gerekli olmaktadır.
Yarasa ve diğer hayvanların virüsleri insanlara temasla, bu hayvanların etlerini ellemekle ve solunum yoluyla geçmektedir. İnsandan insana bulaşmanın solunum yoluyla olduğu bilinmektedir. Hapşırma, öksürme, konuşma sırasında hasta kişinin solunum yolu salgıları sağlıklı kişiye yine solunum yoluyla bulaşmaktadır. Kirli ellerin ağız, burun ve göze sürülmesi de risk taşımaktadır.
Bu yeni virüsün yani 2019-nCoV'un spesifik bir ilaç tedavisi yoktur.
Korunmak için grip ve soğuk algınlığı gibi diğer solunum yolu virüs enfeksiyonlarında olduğu gibi öksüren, hapşıran insanlara 1 m den daha fazla yaklaşmamak, mecbur kalınırsa maske takarak yaklaşmak, el hijyenine önem vermek, öksüren hapşıran kişilerin kalabalık yerlerde dolaşmaması, dolaşacaksa maske takması, öksürüp hapşırırken ağız ve burunlarını kapatması, el hijyenine önem vermek bulaşmayı önleme açısından önemli yöntemlerdir.